19 Haziran 2010

PKK vahşeti gittikçe azgınlaşarak sürüyor...

18/19 Haziran gecesi saat 02.00’de Şemdinli yakınlarındaki askeri karakola saldıran PKK’lı teröristler 8 askerimizi şehit etmişler ve bu nedenle başlatılan  operasyonlarda 2 askerimiz daha yaşamlarını yitirmişlerdir. Yani bugün 10 Vatan evladı daha PKK tarafından katledilmiştir.

Her Türk çok iyi bilmektedir ki, yıllardan beri terörü boş sözlerle kınamak etkili bir yöntem olmadığı gibi, TV kanallarında „yüreğimiz kan ağladı“; „bir baba ocağına daha ateş düştü“ gibi yakınmalar, sızlanmalar, ağıt sahneleri terör örgütü karşısında acınacak bir duruma düşülmüş izlenimini vermektedir.
 
Saldıran vahşet timlerini etkisiz kılmak için,

1. Türkiye-Irak sınırı boyunca kesinlikle sıkıyönetim ilan edilmelidir;
(Bu konuda isteksiz olan karar sahipleri, sıkıyönetimin niçin ilan edilmiyor olduğunu ya da edilmemesi gerektiğini gerekçeleriyle ortaya koysunlar);

2. İçişleri Bakanın asayişi sağlama konusunda yetki ve görevi nedir? Söz konusu Bakan niçin gerekli girişimi yaparak, Başbakan aracılığıyla, Cumhurbaşkanı’nın MGK’yı olağanüstü toplantıya çağırmasını istemiyor?
Halka açıklamalıdır;

3. TBMM’nin almış olduğu karar gereğince, TSK, terör konusunda – tereddüte yer bırakmayacak şekilde - tam yetkili olarak görevlendirilmelidir;

4. Türkiye-Irak sınır bölgesinin teröristlerden ve silahlardan arındırılması sağlanmalıdır;

5. PKK’nın iplerini ve komutasını resmen elinde bulunduran İmralı’daki elebaşının tam izolasyonu sağlanarak, vahşet örgütünü devletin gözü önünde yönetmesi aymazlığına kesinlikle son verilmelidir;

6. „Batı’nın batık sistemi“ insan haklarını da, demokrasiyi de sadece kendi insanı için ister. Dolayısıyla "Batılı ülkeler ne derler?“ biçiminde bir duraksamaya kapılmadan, Irak’ın kuzeyine gerekli müdahale yapılmalıdır.
(Arkasına „uygar olduğunu iddia eden“ bir sürü devleti de takarak – „renkli  renksiz“ - dünyanın dört bir bucağında terör estirenlerin keyfilikleri karşısında ödün verilmeden gereken duruş ve kararlılık ortaya konulmalıdır);

7. Türkiye’ye bir başka ülkenin topraklarından saldıranları etkisiz hale getirmek için birilerinin onayına gereksinim duymadan etkin olmanın çaresi  mutlaka aranmalıdır ve mutlaka bulunmalıdır;

8. Türk Güvenlik güçleriyle ve Türk Halkıyla alay edercesine – söylem ve eylemleriyle - terörü teşvik eden parti veya partilere hadleri mutlaka bildirilmelidir...

Dursun ATILGAN
Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Federasyonu
Genel Başkanı